Sanat Nedir?

 

Sanat, estetiğin vücut bulmuş bir hali olup alımlayıcıda estetik haz yaratmayı amaçlayan, günlük deneyimlerin dışında farklı bir yaşantı kazandırmak, “yaratarak” anlam yaratmak ve insanın, doğanın sadece iki boyutlu en ve boydan ibaret olmadığını ayrıca derinliğin de bulunduğunu ortaya koymayı amaçlayan, insana “insan” olmayı insani yollarla anlatan bir kültür öğesidir. Var oluşu insanlığın tarihi kadar eski olup her bir kültürde ona ait yaşantıları sunan tanımını yapmanın onu üretmekten daha zor olduğu bir işleve sahiptir. Sanatçının hayal gücü, dünyaya bakış açısı, psikolojisi, kültürel zenginliği ve duygu dünyasının birer uzantısı ve dışa vurumu olarak her bir alımlayıcıda farklı bir anlam zenginliği ve duygulanım yaratır. Bir mesaj kaygısı ve siyasi propaganda olarak üretilebileceği gibi sadece öznel bir dışavurum olarak da “dünyaya gelebilir.” Yaratmak, Tanrı’nın bir insana verebileceği en güzel hediyedir çünkü kendi parçasından vermiştir ve sanatın hangi dalıyla ilgileniyorsak ilgilenelim bizi büyüleyici bir atmosfere taşır ve eserimizi paylaştığımız her insanla aramızda farklı bir enerji alanı oluşturur.

 

Sanat Ne Değildir?

Dünya kavram zenginliğiyle dolu bir kaostur. Kendi kozmosumuzu bulmak için sorduğumuz her bir “nedir?” sorusu ile biz aslında kavramlara sınır çizer ve onları birbirinden ayırırız. Bir nesnenin, kavramın, olayın ya da durumun ne olduğunu söylemek aslında ne olmadığını da söylemek demektir. Antik çağdan beri araştırma ve sorgulama konusu olan sanat her şeyden önce henüz “keşfedilmemiş” bir bakış açısı gelişitirerek ona değer yüklemektir basit anlamda ve onunla çok sık karıştırılan ve görece “eğitimli cahiller” tarafından bile anlaşılamayan bir içeriğe sahiptir. Günlük yaşantımızı devam ettirirken sürekli kullandığımız alet, araç ve cihazlara dikkat etmişsinizdir. Peki neden bunları sanat eseri olarak değerlendirmiyoruz? Çünkü ilk üretilirken belli bir zihinsel faaliyetin ürünü olup aynı atölye veya fabrikalarda binlerce üretildiği için. O zaman sanat, biriciktir ve zanaat değildir. Peki popüler kültürde çok sıkça karşılaştığımız ve anlık “eğlenme” amacına hizmet eden bir şarkıya neden sanat eseri olarak bakmıyoruz. Çünkü, “ooo binlerce dansöz var”.

 

Sanatın Özellikleri Nelerdir?

Öznel duygularımız ve düşüncelerimizin hayal gücü ile birleşip tek bir “an”da var olarak dünyaya gelen, farklı enstrümanlar kullanarak ortaya koyduğumuz biricik eser olan ve sadece ifade gücümüzün değil eşsiz bir yaratıcılığın da içinde bulunduğu paha biçilmez bir yaratıdır. Sanatçıya ait olması açısından öznel, bütün insanlara hitap etmesi yönünden de evrenseldir. Çok bilindiği şekliyle güzel sanatlar diyoruz ama sanatın çirkini olmaz. Her sanat eseri (eğer sanat eserinin özelliklerine sahipse) güzeldir, hoş olmayan bir nesneyi, olayı ifade ederken bile. Örneğin;  bir oyuncunun oynadığı ölüm sahnesi, bir ressamın büyük yıkıcı etkileri olan bir depremi çizmesi, bir yazarın kadın cinayetlerini yazması gibi. Ele alınan konu kötü ama onun ifade ediliş tarzı estetiktir. Bulunduğu coğrafi sınırları aşıp evrensel değerlere sahipse ki bu durum istenilen şeydir. Verilmek istenilen mesajın her dilde ve kültürde aynı etkiyi yaratabilmesi sanatçının özgünlüğünü, bireysellikten çıkarak evrenselliği yakaladığını da gösterir.

 

Sanat Ne İşe Yarar?

Öncelikle sanat bir işe yaramalı mıdır? Diye sorsak daha mantıklı olur ama tabii ki işlevsel yanları da vardır. İnsan doğası gereği duygularını ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşma ihtiyacı duyar. Ölümlerinin ardından gün yüzüne çıkan birçok eserde bile yazarlar, şairler, ressamlar başkalarıyla o zaman paylaşmak istememiş olsalar bile kendi psikolojik ve sosyoloik gerilimlerini yarattıkları eserler aracılığıyla gün yüzüne çıkarmak istemişlerdir. Saklamak da saklanmak da esarettir, bırakmak ve paylaşmak ise özgürlük. Yaşanılan her duygusal deneyim kişide yük oluşturur ve bazen yaşanılan travmatik olaylar ise hani o çok bahsedilen buzdağı alegorisi var ya “bu sadece buzdağının görünen kısmı” deriz. Zaman içinde hayatımızı yaşanmaz hale sokan ve yaşam kalitemizi düşüren olayların yükünden kurutulmak ve sağaltım yaşamak için yaratmak ve buna bir nesne olarak dışarıdan bakabilmek büyük bir olgunluk ve cesaret gerektirir. Dünya üzerindeki hiçbir deneyim bir kişiye özel değildir başka yaşantıları görüp ve deneyimlediğimiz ölçüde hayata daha sıkı bağlandığımızı göreceğiz. Doğadaki ve evrendeki güzelliği görebilecek ve estetik bir perspektife sahip olabilecek, yaratıcı eserlere bakarak ve ilham alarak biz de üretebilecek, sınırların aslında bizim tarafımızdan çizildiği hayali çizgiler olduğunu fark edecek, “an”da kalabilecek ve her bir yaşantıda sadece mutlu ve mutsuz anlar olmadığını algılayacak ve bilgelik yolunda ilerleyebileceğiz.

 

Sanat ve Estetik

Bu iki kavram konu sanat olduğunda birbirine bazen karıştırılmaktadır. Her sanat eserinde estetik yön vardır ancak her estetik olan şey için bir sanat eseri olduğunu söylemek zordur. Bir oyunu izlerken oyuncuların performansları, dansları, repliklerinin tonasyonu, ışık, ses hepsi bütünleştiğinde hem bizde hem de tiyatro salonunda farklı bir ambiyans yaratır ve içine çeker; her biri birer görsel şölen oluşturacak şekilde düzenlenmiş, kostümler ona göre seçilmiş ve tümü birer estetik obje olarak bize hitap eder. Ancak günlük hayatımızda bir ev dekorasyonu ya da kıyafet kombinini düşünelim. Her biri, hem renk hem tarz olarak tam uyum veya ters uyumda bütünlemiş olsa bile bunu bir sanat olarak adlandıramayız ama estetik açıdan hoş göründüğünü söyleyebiliriz tabii ki. Sanatçının yaratma eylemi tek seferliktir ve bulunduğu ruhsal durumdan da coğrafi konumdan da sosyolojik etkilerden de soyutlanamaz. Oysa günlük hayatımızda kendi hayatımızı düzenlemek adına biz hemen her gün estetik görünmesi için çevremizi düzenliyoruz. Geleneksel kalıpları kırma ya da yenilikçi olmak gibi herhangi bir amacımız yok bu durumda ve estetik, yaratıcılığın nasıl algılandığıyla ilgilidir bu anlamda.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Felsefenin Temel Problemleri

Felsefenin Tesellisi

“İnsan Özgür Doğar ama Her Yerde Zincire Vurulmuştur.” Ne Demek?